Terapide Hayaller ve Gerçekler

expectations-vs-realityTerapiye dair hayaller ve gerçekler üzerine yarı ciddi, yarı eğlenerek bir şeyler karaladım.
Aklınıza başka maddeler gelirse bana yazın, listeye ekleyelim.

Hayaller #1: Psikoloğa gitmek tüm sorunlarımı çözer.

Gerçekler: Hayatı tüm sorunlardan arındırıp, düz bir çizgi haline getirmek mümkün değil.

Mümkün olsaydı dahi bunu tercih etmezdik. Terapi, iniş çıkışları ortadan kaldırmaz, bunlarla en verimli şekilde baş edebilme ve hatta bu iniş çıkışlardan güçlenme becerisini kazanmamıza yardımcı olur. Hayatı dolu dolu yaşamayı mümkün kılar.

Hayaller #2: Psikologlar zihnimizi okur.

Gerçekler:  Zihin okumuyoruz.

“Yok vallahi benimki okuyor, leb demeden leblebiyi anlıyor” demeyin 🙂

Okuduğumuz şey zihniniz değil,duygularınız.

Duyguların aktarımı, sözel iletişimin ötesinde bir boyutta gerçekleşiyor. Bu aktarımın farkında olmak terapist olmaya dair en önemli becerilerden bir tanesi.

Sizinle terapötik bir bağ kurduğumuzda, hissettiğiniz şeyleri hissederek adlandırmakta güçlük çektiğiniz duyguların farkına varmak konusunda eğitildik.

Terapistler, terapist olma sürecinde; duygular, düşünceler, beden duyumları üzerine yıllarca düşünüp, kendi iç dünyaları üzerine bolca çalışırlar. Siz de yoğun bir terapi sürecine kendinzi adayarak bu farkındalık noktasına gelebilirsiniz.

Hayaller#3: Terapide benim bir şey yapmama gerek yok, seansta terapist sorunu benim için çözer.

Gerçekler
: Terapide en sık rastladığım hayal bu.

Pek çok kişi terapiye basit bir çözüm reçetesi almak için geliyor ve hayal kırıklığına uğruyor. ‘Terapiye gittim, işe yaramadı’ deyip işin içinden çıkıyor. (Daha doğrusu çıkamıyor.)

Terapi iki tarafın da kendini adamasını ve sorumluluk almasını gerektiren bir süreç.

CBT ve benzeri  planlı, ödevler veren, reçete benzeri terapi yönelimlerinde dahi, danışana seans aralarında çok iş düşer. Davranışsal değişikliklerin yanısıra belli bir iç görü seviyesine erişmek emek ister.  Terapiye zaman ve emek vermeden, terapiden fayda alamazsınız.

Terapinin işe yaramasını istiyorsanız; kendinizi, duygularınızı, davranışlarınızı, bedeninizi dikkatle gözlemlemeyi öğrenmek ve hatta bir alışkanlık haline getirmeniz şart.

Terapiden kazanacağınız en değerli iki özellik, içsel farkındalık ve hayatla baş etme kapasitesi.

 

Hayaller#4: İyi bir terapist sorunu bir iki seansta çözer.

Gerçekler: Çok spesifik, yetişkinlikte yaşanmış bir travmayı takip eden, başı-sonu belli bir olaydan kaynaklanan semptomları bir kaç EMDR seansıyla gidermek mümkün olabiliyor. Bu çok nadir de olsa karşılaştığım bir durum.

İşin aslı şu şekilde…

Uzun süreli depresyon, anksiyete, panik ataklar, obsesif kompulsif bozukluklar, fobiler  vb. süre gelen durumlar, genellikle gelişme döneminde yaşanan olumsuz olaylar ve ihmal edilmiş duygusal ihtiyaçlardan temellenerek su yüzüne çıkar. Sadece tek bir semptomla değil, genel olarak, hayat karşısında oluşabilecek bütün zorluklarla baş edebilir hale gelecek içsel kapasiteyi oluşturmak, zaman, özveri ve iyi bir terapötik ilişki gerektirir. İyi bir terapist, size güvenli bir alan sağlayarak bu ilişkiyi kurmanızı mümkün kılan terapisttir.

Sadece tek bir semptomu gidermek, belki bir süre için daha iyi hissetmemizi sağlayabilir ama bu durum kalıcı olmaz.  Kalıcı bir farkındalık ve baş etme kapasitesi,  terapi sayesinde kendinizle ve dünyayla farklı bir ilişki kurmanızı gerektirir. Bu noktaya erişmek emek ister.

Bunu içinizeki çocuğu baştan dünyaya getirip, yeniden yetiştirmek gibi görebilirsiniz.

Hayaller #5: Seansta konuşup rahatlayacağım. Seanstan kötü hissederek çıktıysam bir şeyler yanlıştır.

Gerçekler: Seanslarda, dışarda konuşamadığımız şeyleri konuşup rahatladığımız doğrudur ama bu her zaman, her seans için geçerli bir durum değildir. Terapi süreci zaman zaman zorlayıcı olmalıdır.. Seans sonlarında iyi ya da kötü, yoğun bir şeyler hissediyorsanız bu iyi çalıştığınıza işarettir.

Duygunuzu gözlemleyip dinleyin, sizi nereye yönlendirmeye çalıştığını anlayın.

Hayatta sonsuz, kalıcı bir mutluluk, ferahlık yakalamak mümkün değil. Kalıcı bir baş edebilme kapasitesi, zorluklara rağmen yaşama gücü ve cesaretine sahip olmak daha gerçekçi bir hedef.

Önemli olan nokta, olumsuzluklarla, zor duygularla baş ederek hayata doldu dolu devam edebilecek gücü kendimizde bulmak. Daha doğrusu, gündelik hayatımızı bize güç verecek şekilde düzenlemek ve anlamlı bir hayat yaşamak.

Hayaller #6: Terapiye giden delidir. 

Gerçekler: Bu düşünceyle hem kendini terapiden mahrum bırakan, hem de çevresindekileri yargılayarak hayatlarını zorlaştıran insanlara hem kızıyor, hem üzülüyorum.

Kızgın tarafımın size cevabı: Bunu söyleyen delidir.

Hayaller #7: Terapistler delidir. Kendilerini çözmek için terapist olurlar.

Gerçekler:  Belki de! 🙂

Terapistler (özellikle yüksek standartlarda iyi bir eğitim almış terapistler) terapist olma süreçlerinde kendileriyle öyle derinlemesine uğraşırlar ki, süreç sonunda toplumsal kalıpların ötesine geçmiş bireyler olarak göze  biraz marjinal görünebilirler. Delilik buysa, deliyiz kabul! 🙂

Hayaller #8: Yaşadığım acıları terapistimle paylaşırsam ona yük olurum, onu üzerim. Ayıp olur.

Gerçekler: Bu da, özellikle, zor duyguların üzerini örtme eğiliminde olan ailelerde yetişmiş danışanlarda karşılaştığım bir durum.

Terapistlik mesleği, hayatın her türlü gerçeğiyle baş etme gücünü bulmanıza destek olmak için var ve terapistiniz bu işi yapmayı isteyerek seçti.

Elbette biz de insanız, terapide sizinle bağ kurarken sizin acınızı hissediyor olacağız. Kendi içimizde hayatın getirdikleriyle baş etmeyi öğrenmemiz gerekiyor.

Önemli olan o acıyla kalabilme kapasitemiz ve biz bunun için eğitildik. Bunu en sağlıklı şekilde devam ettirebilmek için biz de terapiye gidiyor, devamlı bir şekilde süpervizyon alıyor, kendimize çok iyi bakıyoruz.

Bizim için endişe etmenize gerek yok.

 

Published by isilsansoy

Psychotherapy and EMDR in London

%d bloggers like this: