Karanlık Mevsim: Bahar İntiharları

giphy

Baharı çoğu zaman yenilenme, daha çok gün ışığı ve doğanın uyanışı gibi insana enerjik hissettiren temalarla bağdaştırırız.  Mesela çocukken yaz tatiline az kaldığının göstergesidir bahar ve dersler yavaş yavaş hafiflemeye başlar. Havalar ısındıkça özgürleşmeye başladığımızı hisseder, enerjikleşiriz.   -Sınava hazırlandığımız seneleri saymazsak!-

Mevsimlerin duygu durumumuz üzerine etkisi oldukça enteresan bir konu. Ruhsal dengemizin ne kadarı bizim elimizde diye insanı sorgulatıyor. Altı ayda bir dünyanın öte yarısına taşınmıyorsak hava değişimleri üzerindeki kontrolümüz oldukça sınırlı, ancak kontrol altında tutabileceğimiz başka faktörler var. Bunlara birazdan değineceğim.

Bu yazıda baharın karanlık bir yönünden bahsetmek istiyorum.  Dünya çapında
istatistikler gösteriyor ki bahar aylarında depresyon ve intihar vakaları artıyor. Havaların güzelleşmesi, günlerin uzaması, hatta polenlerin ortaya çıkması gibi durumlarla depresyon ve intihar arasındaki bağlantı araştırmalarla desteklenmiş durumda. Garip değil mi?

Bazı psikoloji ve sosyoloji çevreleri bunu sosyal baskının artışıyla anlamlandırıyor. Havalar güzelleştikçe üzerimizdeki dışarı çıkma, insanlarla ilişki kurma baskısı artıyor. Eve kapanmak kendimizi kışın olduğu kadar iyi hissettirmezken, kapanmamak stres seviyemizi yükseltiyor. Bu durum bir çaresizllik, çıkış görememe haline yol açabilir. Polenlerle tetiklenen bir takım fizyolojik değişikliklerle de intiharlar arasında bağ kurulmuş ancak ben işin bu kısmına girmeyeceğim.

Birey olarak kendi stres seviyemizi kontrol altında tutmak için yapabileceğimiz birçok şey var. Sosyal kaygı yaşıyorsak profesyonel yardım alabilir, kendi içimize dönüp adım adım kaygımızın nereden geldiğini anlamlandırabilir, kendimize dair algımız üzerinde çalışmaya koyulabiliriz. Kendimizi sevmeyi ve içimizde güven hissini oluşturmayı başardıkça, dış dünya ve diğer insanları farklı görmeye başlarız. Bu algı değişimi davranışlarımıza ve hayatımıza dönüştürücü bir biçimde yansır.

İntihar vakalarında kurban hayatını sona erdiren kişinin yanı sıra bu kişinin yakınlarıdır. İntiharı önceden tahmin etmek her zaman mümkün değildir, ancak bazı ip uçları size riskin arttığını gösterebilir. Eğer yakınımızda bahar aylarında güçlük çektiğini fark ettiğimiz birileri varsa böyle bir felaketi önlemek için neler yapabiliriz biraz bundan bahsetmek istiyorum.

Eğer tanıdığınız biri hayatının anlamsızlaştığından, yalnızlıktan ve insanlara duyduğu öfkeden, umutsuzluktan ve ölmek istediğinden bahsediyorsa onu ciddiye alın.

İstatistikler intihar vakalarının büyük kısmının harekete geçmeden önce bunu birine ifade ettiğini gösteriyor. Böyle bir durumda İngiltere’de yaşıyorsanız kesinlikle GP’nizden ve bir ruh sağlığı profesyonelinden yardım isteyin. 

Bu kişiye öfke ya da panikle müdahale etmeden kendisini ifade edebilmesi için alan bırakın ve söylediklerini dikkatle (yargılamadan, tartışmadan, aksini kanıtlamaya çalışmadan, kızmadan) dinleyin. Söyledikleri size karşılanmayan ihtiyaçlarına yönelik ip uçları verecektir. Bu ihtiyaçları gidermenin, problemleri çözmenin yollarını birlikte araştırabilirsiniz ve basit adımlarla uygulayabileceğiniz bir plan ortaya koyabilirsiniz.  Burada aktarmanız gereken his ‘ben bununla başa çıkabilirim’  olmalıdır.

Bazen kişiler kendilerini tüm dünyadan kopmuş, yersiz ve işlevsiz hissedebilirler. Böyle durumlarda hatırlamamız ve hatırlatmamız gereken şey, dünyanın bir yanında ve de muhtemelen çok da uzak olmayan bir yerde birilerinin bizim varlığımıza ihtiyaç duyduğudur. Biz ne kadar görülmeyi, dinlenmeyi, desteklenmeyi arzuluyorsak, birilerinin de bizim onları görmemize ihtiyacı var. Kısacası insanın insana her zaman ihtiyacı var ve her birimiz önemliyiz. Bu bağlamda anlam kaybı yaşayan kişilerin ilgi alanlarını keşfetmek, ruhlarında zayıf hissetikleri yerden birileriyle bağ kurmalarını, başkalarına yardım ederek kendilerine yardım etmelerini sağlamak oldukça koruyucu olabilmektedir.

Enteresan gelebilir ama intiharı düşünen birini içinde bulunduğu döngüden çıkaracak düşüncelerden en güçlüleri hayatta her şeyin geçici olduğu ve bir gün zaten ölecek olduğumuzdur. Bu anlamsızlık içinde kendimize bir anlam yaratabilmek aslında insan olarak en derin görevimiz olabilir.

Bu konu tartışmalı  olsa da intihar pek çok yönüyle bireyin kendi tercihidir  intiharı önlemek her zaman mümkün değildir. Böyle durumlarda ölmeyi seçen kişinin yakınları oldukça ciddi bir travma yaşarlar. Bu noktada yaşayabileceğiniz yoğun öfke, acı, suçluluk duygularıyla mücadele ederken yardım almanızı öneririm. Bir yakınımızın intiharıyla baş etme yolları da başka bir yazının konusu olsun…

Önemli Not: 

İngiltere’de yaşıyorsanız, kendinize zarar verme düşüncesini fark ettiğiniz zamanlar 7-24 açık olan Samaritans organizasyonuna 116 123 numarasından ulaşabilirsiniz. Aramalar ücretsiz olup telefon kayıtlarınızda da gözükmeyecektir. (Samaritans İngilizce servis vermektedir)

Bunun yanı sıra son yıllarda İngiltere-Hollanda üniversitelerinin ortak projesi olan Kıyma Canına adlı bir çalışma var. Websitelerine göz atmanızı öneririm. 

Published by isilsansoy

Psychotherapy and EMDR in London

%d bloggers like this: